ORTA ASYA TÜRK TARİHİ /ORTA ASYA TÜRK TARİHİ özet - Ünite 3 - Türk Boyları

Türk Boyları





Ünite 3: Türk Boyları



Ünite 3: Türk Boyları


Töles Boyları


Baykal Gölü’nün doğusundan Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanan bölgede 627 yılına kadar Gök-Türk Devleti’ne bağlı olarak yaşayan diğer Türk boylarına Töles adı verilmektedir. En fazla boy sayısına sahip olan Tölesler IV. ve V. yüzyılda yaşayan Kanglıların devamı niteliğindedir. Büyük Hun İmparatorluğu döneminde batı bölgelerinde yaşayan boylara Ting-Ling adı verilirken Gök-Türk devleti zamanında Orta Asya’da dağınık halde yaşayan boylara Töles adı verilmiştir. Gök-Türk Devleti’nin kuruluşunda Töleslerin önemli bir payı olmuştur. Belirli bir yerde ikamet etmeyen Töleslerin dağları ve vadileri izledikleri bilinmektedir. Çin sınırına yakın yerlerde yaşayan bazı Töles boylarının bitki yetiştirme ve tarım işleriyle uğraşmaları, Orta Asya Türklerinin İslamiyet’i kabul etmeden önce de tarımla uğraştıklarının bir göstergesidir. 603 yılında ise Batı Gök Türk kağanlığının yenilmesiyle o bölgede yaşayan Töles boyları dağılmıştır.


Orta Asya Türk tarihinde Töles boylarının coğrafi dağılımları önem arz etmektedir. Moğolistan’dan Tanrı Dağları’na, Altay Dağları’ndan Hazar Deniz’i ve Karadeniz civarına kadar Töleslerin yayıldığı bilinmektedir. Batı Gök-Türk kağanlığının zayıflaması ile siyasi gücünü artıran Töleslerden kuzeyde yer alanları Batı Gök-Türk kağanı Ch’u-lo tarafından buyruk ve vergi altına alınmıştır. Ancak bu baskıya dayanamayan Töles boyu Ch’i-piler Göl-Türk’leri mağlup etmeyi başarmıştır. Diğer bir Töles boyu Sir Tarduşlar da Ye-shih adlı erkinlerini “Küçük Kağan” ünvanıyla tahta çıkarmıştır. Ancak, Ch’i-piler ve Sir Tarduşlar uzun süre bağımsız kalamayarak Batı Gök-Türk Devletine yeniden bağlanmışlardır.


Doğu Gök-Türk devletinde ise bazı Töles boyları Çin desteği ile isyan etmiş ve devleti oldukça zayıflatmıştır. Ardından kıtlığın da baş göstermesi 627 yılında Doğu Gök-Türk devletinin yıkılmasına neden olmuştur. Bu tarih Orta Asya Türk boyları için önemli bir tarihtir. Uygurlar, Bugular gibi birçok Türk boyu bu olayın ardından özgüven kazanmış ve Türk tarihinde önemli bir rol oynamıştır.


Kırgızlar (M.Ö. 202-M.S. 960)


Kırgızların anayurdu Sayan dağlarının kuzeyinde yer alan Kem havzasıdır. Kırgız adının kır gezmekten veya Kırk Oğuz’dan geldiği sanılmaktadır. Kırgızların adı ilk olarak Büyük Hun İmparatorluğunda Mete döneminde yer almaktadır. M.Ö. 202 yılında Hunlara bağlanan Kırgızlar Yenisey ırmağı civarında yaşamaktadırlar. Çin hanedanından iki isim Li Ling ve Wei Lü’nün Hunlara sığındıkları dönemde bu hanedan üyelerinden Li-Ling Kırgızlara yönetici olarak atanmıştır. M.Ö. 46 yılında Hun hükümdarı Kırgızları mağlup edince Kırgızlar kuzeye doğru çekilmek zorunda kalmışlardır.


Gök-Türk Devleti’nin kuruluşuyla birlikte yeniden tarih esnasında adları geçmeye başlayan Kırgızların isimleri aslında bazı efsanelerde de yer almaktadır. Gök-Türklerin ikinci köken efsanesinde adına değinilen Kırgızların Abakan nehri ile Yenisey nehri arasında yaşadıkları düşünülmektedir. 553 yılında Gök-Türklerin başına geçen Mukan Kağan, Kırgızları mağlup ederek devletini hızlı bir şekilde büyütmüştür. Ancak 630 yılında Batı ve Doğu Gök-Türk kağanlığı yıkılında bazı Türk boyları Çin hakimiyetine geçmiştir. Bu boylardan biri de Kırgızlardır. 650 yılından sonra Gök-Türk ülkesi Çinliler tarafından askeri bölgelere ayrılınca Kırgız askeri valiliği de oluşturulmuştur.


Orhun Yazıtları’nda Kırgız adının sıklıkla yer aldığı bilinmektedir. 692 yılında Gök-Türklerin başına geçen Kapgan Kağan devleti güçlendirmeye başlamıştır. Tonyukuk yazıtında yer aldığı üzere Çinlilerle iş birliği içerisinde olan Kırgızlar ise kuzeyden Gök-Türk kağanı Kapgan’a saldırma hesapları içerisindedir. Ancak kuzeye yönelerek Kırgızların üstüne giden Kapgan, Kırgızları bozguna uğratarak Kırgız hanının da orada öldürülmesini sağlamıştır. 708 yılında tekrar Çinlilerle iş birliği içerisinde giren Kırgızlar bu kez de Bilge ve Kül Tegin kardeşler tarafından mağlup edilmiştir.


Gök-Türklerin ardından gelen Uygur Devleti’nin ilk kağanı Bayan Çor devletin bütünlüğünü sağlamak amacıyla Kırgızlara saldırmış ve ardından uzun yıllar boyunca farklı Uygur kağanları da Kırgızlara saldırarak onları mağlup etmiştir. Bu zaferlerle birlikte çok sayıda at ve sığırın yanı sıra demir ticareti de Uyguların eline geçmiştir. Uygurlar, Kırgızları “sarı, kızıl yüzlü” olarak nitelendirmektedirler. Uygur devleti zayıflayınca Kırgızlar isyan etmiş ve Uygur kuvvetlerini bastırmışlardır. Uygur kumandanı Küllüg Baga Kırgızlara yardım ederek Uygurların mücadeleyi kaybetmesine neden olmuştur. Bunun ardından Uygurların altın otağı Çin asıllı prensesleri Kırgızların eline geçmiştir. Kırgızlar yaklaşık yüzyıl süren Uygur Kağanlığına son vererek Ötüken bölgesinde kurdukları devletin Çin tarafından tanınmasını talep etmiştir. Ardından Kırgızlar, Uygurlar cezalandırmak için izin, Budizmi anlatan kitaplar, Çin takviminin öğretilmesi gibi bazı isteklerde bulunmuşlardır. Ama Çin imparatoru bunu kabul etmemiştir.


İslam kaynaklarında Kırgızlara dair fazla bir kalıntıya rastlanmamasına rağmen, Kırgızların yılda iki kez ticaret kervanı yolladığı ve kağanlarının Kemcikeş adlı şehirde oturduğu bilinmektedir. Kırgızların çadır ve keçeden yapılma kulübelerde oturarak ateşe taptıkları ve ölülerini yakan tek Türk kavmi oldukları bilinmektedir. Ayrıca Dîvânu Lûgâti’t-Türk’te de Kırgızlarınbir Türk boyu olduğu vurgulanmıştır. Uygurlara karşı başarı ile mücadele etmelerine rağmen uzun süre kalıcı olamayan Kırgızlar Cengiz Han döneminde yükselen Moğol İmparatorluğuna bağlanıp Tanrı dağlarına göç etmişlerdir. Sert kanunlara sahip olan Kırgızlarda savaştan kaçmak, iyi memuriyet yapmamak, vatana ihanet etmek ve hırsızlık yapmak ölüm sebebiydi. Kırgızlara ait en önemli eserler Kopen mezarları, Uybat kurganları, Kapçal ve Tuhuytyansko kurganlarından çıkarılmıştır.


Türgişler (634-766)


Batı Gök-Türklerde T’ung Yabgunun öldürülmesi üzerine çıkan karışıklık ortamında bazı boyların 635 yılında birleşerek Türgişler adı verilen halkı oluşturduğu bilinmektedir. Türgişler aslında batı Gök-Türk hanedanlığının on boya bölüştürülmesinden oluşan ve “On Şad, On Ok” olarak adlandırılan boylardan birisidir. 656 yılında Çin imparatorunun batı Gök-Türk topraklarına saldırması sonucunda Türgişlerin çoğunluğu Isık gölü tarafına göç etmişler ancak yine de Çin hakimiyeti altına girmişlerdir. 720 yılında Emevi ilerleyişine karşı bölgede yer alan boylara destek veren Türgiş kağanı Su’lu Kağanın ölümü ile birlikte Türgiş devleti birliğini koruyamamıştır. Bu durumdan yararlanmak isteyen Çin imparatorluğu Türgişler üzerine birçok sefer düzenlese de 751 yılında Karluk ve Emevilere karşı yapılan Talas savaşını kaybetmiştir. Uygur baskısını da hisseden Türgişler Seyhun nehri boylarına göç etmiş ve onların yerine Karluk Devleti kurulmuştur.


Sarı Türgiş devlet kurulmadan önce başbuğları Baga Tarkan unvanını taşırken II. Gök-Türk devlet yönetimindeki kağandan sonra iki şad yer alması geleneğini devam ettirmiştir. Yabgu ve şad iki temel boyu yönetirken, onlardan sonra gelen beyler ise boy başkanları niteliğine sahip durumda. Bunların yanında yabgu ve şaddan sonra gelip beylerden önce gelen buyrukların yer aldığı da görülmektedir. kara Türgiş devletinin başında bulunan Çor unvanlı yöneticinin ardından başa geçen Baga Tarkan Çinlilere karşı uzun uğraşlar vermiştir. Baga Tarkan’ın ölümünden sonra başa geçen oğlu Suo-ke kağan unvanını alarak Sarı Türgişler devletini kurmuştur.


Sarı Türgiş Devleti (690-712), Baga Tarkan’ın kurduğu bu devlet kısa sürede Türk boylarını bir araya getirmiştir. 16 yıl süren kağanlığında boyları bir araya getiren ve II. Gök-Türk kağanı Kapgan’a karşı mücadele veren Baga Tarkan’ın otoritesi 698 yılında Bolçu savaşını kaybetmesiyle sarsılmıştır. Yerine geçen oğlu So-ko ve ardından gelen Bars Bey ise otoriteyi yeterince sağlayamamıştır.


Kara Türgiş Devleti (716-739), 716 yılında Kapgan kağanın ölümüyle kendisini kağan ilan eden Su-lu evlilik yoluyla Çin İmparatorluğu ile ilişki kurmuştur. Bu devlette boy başkanları han unvanı ile anılmaktadır. Sarı Türgiş devletinin ordu mevcudu yüz kırk bine ulaşırken Kara Türgiş devletinin ordusu ise iki yüz bin kişiye ulaşmaktadır. II. Gök-Türk devletinden bazı boyların da katılımıyla bu mevcut üç yüz bin kişiye ulaşmaktadır. Ancak 756 yılından Türgişler zayıflamış ve Sarı ve Kara Türgişler kendi aralarında mücadeleye girmişlerdir. İlerleyen süreç içerisinde ise Türgiş boyları Oğuzlar adı altında tarih sahnesinde yer almışlardır.


Karluklar (627-1212)


Karluklar tarihte Türgişler gibi Gök-Türk hanedanlığı arasında gösterilmiştir. Tarihte ilk olarak Altay dağlarının batısında yer alan Pu-ku-chen Suyu kenarında görülmektedirler. Üç kabile halinde yaşayan Karluklar 627 yılından sonra Gök-Türk hükümdarlığına isyan ederek Gök-Türk’lerin gücünü sarsmıştır. Karlukların da desteğiyle Ch’e-pi adlı bir beyin bağımsızlık mücadelesi Çin’in lehine sonuçlanmıştır. Bunun ardından Karluklar üç boy halinde Çin’e bağlanmış ve boy reisleri askeri vali olarak atanmıştır. Bundan sonra Karluklar “Üç Kabile Yabguluğu” unvanını almıştır. Ancak yine de Çin’e karşı isyan eden bazı Karluk boyları da görülmektedir. 657 yılından sonra tüm Karluk boyları Çin’e itaat etmeye başlamış ancak bu tarihten sonra bir daha birleşememişlerdir. Bu tarihten sonra 46 yıllık süre içerisinde ise II. Göktürk devletine de itaat ettiklerini söylemek mümkündür. 715 ve 716 yıllarında Kül Tegin’e karşı isyan eden Karluklar ağır mağlubiyetler almışlardır. Ancak 734 yılında Bilge Kağan’ın ölümünden sonra Karluklar, Basmıllar ve Uygurlar birlikte hareket edip II. Gök-Türk kağanı Kutluk Kağan’ı öldürüp devleti paylaşmışlardır. Bunun ardından Uygurlar ve Karluklar birleşerek Basmıl kağanın öldürmüşler ve fakat birliktelikleri uzun sürmemiştir. Mücadeleye girişen iki kağanlıktan Uygular hakimiyeti ele geçirmiştir. 751 yılında ise Talas Savaşında Arap kuvvetlerine destek veren Karluklar Çin’i mağlup ederek bölgeye yayılma şansı bulmuş ve 766 yılında bir Karluk devleti kurulmuştur. Çin’in Tanrı dağlarından çekilmesinin ardından Karluklar bölgeye hakim olarak Balasagun şehrini başkent yapmışlardır.766-775 yılları arasında ise Kaşgar şehrini almışlardır. Ancak Karluklar IX. Yüzyılın ikinci yarısında zayıflamaya başlayarak doğudan gelen Uygur baskılarıyla karşılaşmıştır. 943 yılında ise Karahanlılar Karluklara son vermiştir. Karluk hükümdarları önceleri cabguy ve yabgu unvanını alırken daha sonraları Atasagun unvanını almıştır. Günümüzde Özbekistan ve Fergana vadisinde halen daha Karluk soyundan gelenler yaşamaktadır.


Oğuzlar (766-1000)


630 yılında Gök-Türk devletinin yıkılışıyla birlikte ilk defa Oğuz ismi duyulur olmuştur. Oğuz ismi etnik bir boyu değil Türk kabilelerini temsil etmektedir. Tarihsel süreç içerisinde Oğuzlar, Türgişlerin devamı olarak görülmektedir. IX. yüzyıldan itibaren İslam kaynaklarında da Oğuz ismi görülmektedir. X. Yüzyıl başlarında Oğuzların Yeni-kent merkezli bir devlet kurdukları görülmektedir. Hükümdara yabgu denilirken yardımcısına ise Kül Erkin adı verilmektedir. Ordu komutanına subaşı adı verilen Oğuzlar, İslam kaynaklarında Türkmen olarak anılmaktadır. 1000’li yıllarda Oğuz Yabgu devleti yıkılırken Selçuk Bey ve oğulları ise Selçuklu devletini yükseltmişlerdir. Oğuzlar toplamda 24 alt boya ayrılmaktadır. Oğuz Yabgu devletinin ardından büyük bir grubun Karadeniz’in kuzeyine göç ederek Uzlar boyunu meydana getirmiştir. Bunun yanında Maveraünnehir, Taşkent, Fergana, Huttal, Şuman ve Toharistan’da da bazı Türk devletlerinin var olduğu bilinmektedir.












ORTA ASYA TÜRK TARİHİ özet - Ünite 3 - Türk Boyları Yorumlar


YORUM YAZ