ORTA ASYA TÜRK TARİHİ /ORTA ASYA TÜRK TARİHİ özet - Ünite 7 - Timur ve Timurlular

Timur ve Timurlular





Ünite 7: Timur ve Timurlular



Ünite 7: Timur ve Timurlular


Timur 1370-1405


Cengiz Hanın ülkesini bölerken Çağataya Türkistanı vermesine rağmen ülke kabile reislerinin etkisi ile yıkılmaya yüz tutmuştur. Barlas ve Celayir kabileleri idareyi koruyamayınca Karanuas- melez anlamındadır- kabilesince ele geçirilmiştir. Bu karışık siyasi ortamda 1336 da doğan Timur 10 yıla yakın süren iktidar savaşlarından sonra 1370 de Maveraünnehir’e hakim olarak Semerkant’ta tahta çıkmıştır. Bu dönem onun aynı zamanda aksak Timur veya Timurlenk adını aldığı ayağından yaralanmasına sebep olan karışıklığın da yaşandığı dönemdir.


1371-79 Harezm üzerine yürüdüğü 4 sefer sonucu bölgeye hakim olduğu yıllardır. Bu yıllar İran’ın İlhanlılardan sonra parçalanmış halde bulunduğu bir dönemdir. Timur bölgedeki karışıklıktan faydalanarak 1380 de Horasan üzerine yürüyerek almayı başarmıştır. Horasana seferleri sırasında İran’ın durumunu görerek bu ülkeyi almak üzere yola çıkar. 3 yıllık sefer diye isimlendirilen 1386-88 seferlerinde Kuzey İran ve Azerbaycan’ı ele geçirmesi bu bölgede mücadeleyi tekrar ateşlemiştir. Timur’un İran’da daha da güçlenmesine karşı Altın Orda Hanı ile Memlük sultanı arasında zamanında İlhanlılara karşı olduğu gibi bir ittifak hazırlandığı görülmektedir.


1987 baharında Toktamış’ın askerlerinin Kafkasya’dan Derbendi geçerek Timur’da kendi oğlunu onlarla karşılaşması için göndermiştir. Ancak bir çatışma olmadan Toktamış Hanın askerleri alandan uzaklaşmışlardır. Karşılıklı birbirlerini yanıltarak yaptıkları taktik savaşı sonrası Timur 1932 Haziranında 5 yıllık sefer diye anılan seferin hazırlıklarına başlamış Şiraz’a gelip Muzafferliler sülalesine son vermiştir. Bu durum onu Bağdat kapılarına dek ulaştırmıştır. Bu sırada Anadolu’da hakimiyetini sağlamlaştırmamış bir Osmanlı devleti, orta Anadoluda Karamanoğulları, Maraş’ta Dulkadir beyliği, Diyarbekir de Akkoyunlular Doğu Anadolu’da ise Kara Koyunlular bulunmaktaydı. Siyasi birliğin sağlanmadığı bir Anadolu’da en kuvvetli varlık Memlük devleti idi.


Timur’un Bağdat’a yaklaşmış olması büyük devletler arasında gerginliğe sebep olmuşsa da küçük beylikler arasında olumlu karşılanmıştır. Daha kuvvetli beylikler is ona karşı kendi aralarında birleşme eğilimi göstermişlerdir. Ancak bu durum uzun sürmedi çünkü Timur, Kafkas sınırında sıkıntı yaratan Toktamış’ın üzerine yürüme kararı almıştır. Bu yön değişikliği Gürcistan’ın fethi ile sürecekken Toktamış ona ülkesinin farklı yönlerinden saldırmak suretiyle yavaşlatmıştır. Akın ve savaşlar sonrası Altın Orda devleti eski gücünü ve ihtişamını yitirerek zayıflamıştır. Rusya’da eskisi gibi bir tehdit olmaktan çıkmıştır.


Beş Yıllık Sefer dönüşü Çin’e sefer yapmak isteyen Timur sonra karar değiştirip Hindistan’a rotasını çevirmiştir. Bunun temel sebebi sonraki sefer planları için maddi kaynak sağlama planı olabilir.1398 senesi onun Hindistan’da Pencab ve Sind bölgesindeki Tuğluk hükümdarı II.Mahmud ile savaşmış bölgeyi yağmalayarak ganimetleri fillerle Semerkand’a taşımıştır. Önce başlayıp sonra yarım bıraktığı seferleri tamamlamak niyetiyle tekrar Anadolu’ya dönmek isteyen Timur bu konudaki planlarını tehditkar bir mektup ile Beyazıt’a da duyurmaktan çekinmemiştir. Bölgede devletlerarasında gevşeyen iş birliği bağları Timur’un işini kolaylaştırmıştır.


Kadı Burhanett’in öldürülmesi üzerine Bayezid hızla kara verip Memlük topraklarına doğru yürümüştür. Karamanoğullarından Konya, Larende ve Aksaray’ı da alarak ilerleyen Bayezid, Amasya ve Sivası da kendi sınırlarına katmıştır. Zamanla Anadolu’da aldığı topraklar sayesinde siyasi birliği sağlamış ancak Timur’a karşı tek güç olarak yalnız kalmıştır.


Ülkelerin zayıf anlarını iç karışıklıklarını veya hükümdar kayıplarını iyi değerlendiren Timur 1399 yılı sonbaharında Yedi Yıllık Seferler adı ile anılan ve batı yönüne yaptığı son sefer olan seferlere çıktı. Bölge beyleri onun yürümekte olduğunu duyunca Memlüklere sığınmaya çalışmışlar ancak Timur’un ilerlemesi Sivas’a kadar aklaşınca çareyi Bayezid’e sığınmakta bulmuşlardır. Birçok Memlük şehrini alan Timur, Tebriz’e döndüğünde Bayezid’e yazdığı mektupla kendisine itaat etmeye çağırmıştır. Karşı mektubunda Bayezid savaşçı atalarından ve kazandıkları zaferlerden de bahsederek savaştan çekinmediğini bildirmiştir. Karşılıklı meydan okumalarla alevlenen iki ülke ilişkisi Timur’un Bayezid’den istediği gerçekleştirilmesi imkansız isteklerle savaşa hazırlık yapar gibi bir zemin oluşturmuştur. Bu şartları barış için öne sürsede Timur’un asıl niyeti savaş olmuştur. O zamana dek Batı dünyasında kazandığı zaferler ve haklı ün ile gururlanan Bayezid, Bizans kuşatmasına başlamış olmasına rağmen kuşatmayı sonlandırarak Timur üzerine gütme kararına yöneltmiştir. Niğbolu’da haçlı ordularını yenen Bayezid 1402 de Ankara’ya dek ilerleyen Timur ile Ankara’da savaştı. Bu savaşta Bayezid’in yenilgiye uğraması Bizans Devleti’ne 50 sene daha kazandırmıştır. Osmanlı’nın genişlemesi yavaşlamış, Rumeli fetihleri durmuş, Savaş alanından ayrılarak kaçan şehzadelerin başa geçmek için geri dönerek yaptıkları mücadele Anadolu Birliğini bozmuş Fetret Devrini başlatmıştır. Bayezid tutsak düşmüştür.


Ankara Savaşı’nın Osmanlılar Açısından Sonuçları



  • XIV.yy da İzmir’de Türklerden alınmış bazı kaleler tekrar ele geçirilerek şehir Aydınoğullarına bırakıldı.



  • Bizans İmparator’u Timur’a bağlılığını bildirmiştir.



  • Timur Anadolu’da kalarak oradaki beylikleri canlandırmıştır.



  • Osmanlıda Fetret başlamıştır.




Hint seferi öncesi planladığı gibi Çin’e gitmeyi planlayan Timur 1404de sefer için yola çıktı. İklim şartları nedeniyle hastalandı oğulları değil torununu kendine vasi tayin etse de, taht mücadelelerine sebep olacak ölümü, ülke bütünlüğünü tehdit etmiştir. Hakimiyet küçük oğlu Şahruh eline geçmiştir.



  1. Timur seferlerinde zengin ve medeni şehirleri ele geçirmeyi amaçlayan seferlerde bulunmuştur. Bozkırda savaşsa da yerleşik hayattaki bölgeler onun hedefi olmuştur. Bu nedenle akınları gelişmemiş kırsala doğru değil gelişmiş merkezlere doğrudur.



  2. Seferler ve zaferlerden ibaret duran hayatında aslında imarcı ve idareci tarafının da askeri yönüne yakın ağırlıkta olduğu söylenebilir.



  3. En büyük dezavantajı arkasından gelen varislerene bu donanım ve bilgi aktarımını yapamamış olmasıdır. Hayatı boyunca kazandığı zaferlerden sonra ardında devam edemeyen bir sistem bırakmıştır.




Timurlar


Şahruh (1405-1447)


Timur ölmek üzereyken vefatı durumunda sefere devam edilmesi kararı alan begler, tahtı da torunu Pir Muhammed’e bırakmak isteyen Timur’a bu konuda da ihanet ederek Şahruh’a meyleder olmuşlardır. Nitekim orduda bulunan diğer torunu Halil sultanı hükümdar etmek isteyenlerde olmuştur. Kendisi ile mücadele eden Şahruh Semerkand’ı alınca hükümdarlık da kendisine geçmiş oldu. Anadolu’da tekrar sağlanmaya çalışılan siyasi birlik Şahruh’u endişelendirmiştir. Anadolu’daki beyler Şahruh’a davet mektupları yazarak kendisi ile haberleşiyorlardı. Osmanlı hükümdarları yeniden bir Timur tehlikesi yaşamak istemiyorlardı. Tekrar Timur’un alıp kaybettiği veya sadece istila ettiği yerleri almak istiyordu. Hem İslam dünyasına gücünü göstermek hem de Kara Koyunlu Türkmenleri ile uğraşmak istiyordu. Ancak bu mesele onun döneminde çözüm bulmamıştır.


a. Sağlığında 3 oğlunun vefatını ve torununun kendisine isyanını görmüştür.1447 yılında ölmüştür.


b. Sınırları büyük ölçüde elde tutmuştur.


c. İç mücadelelere son vermiştir.


d. Devletin 40 sene daha devamını sağlamıştır.


e. Çevresinde oluşturduğu yardımcılar, bilim adamları vezirler yetenekli olduğu için onları bulmak ve elde tutmak konusunda yetenekli olması inkar edilemez.


f. Dindar bir hükümdardır. Dini eserleri okumaktan keyif alır, eşleri ve kendisi namına pek çok eser inşa ettirmiştir.


g. Minyatür, hat, musiki ,mimari, tarih yazıcılığı şairlik, matematik ve astronomi üzerine çalışma yapanlar onun tarafından desteklenmiştir. Onun döneminde doğuda altın çağ yaşanmıştır.


Uluğ Beg (1447-1449)


Timurdan sonra Semerkand ve Maveraünnehir bölgesinin yönetimi onda olmuştur. Para ve hutbe gibi hükümdarlık alametlerinde babası Şahruh’un adı geçse de kendisi bir validen çok o bölgede hükümdar gibi yetkili yaşamıştır. Sadece bir hükümdar değil aynı zamanda astronomi bilgini ve matematikçi oluşu kendisine Aristo’nun öğrencisi İskender’e benziyor benzetmesi yapılmasına sebep olmuştur. Öğrencilere burslar verilmesi ilim adamlarına seminer ve toplantılar düzenlenmesi sarayda ilim ve irfan çalışmaları yapılması batı dillerinden araştırma yazılarının tercüme edilmesi gibi çok önemli dönemsel etkinlikleri olmuştur. Oğlu tarafından kurulan mahkeme kararı ile öldürülmesinin ardından şehir devleti 2 ye ayrılmıştır.


Abdüllatif (1449-1450)


Babası Uluğ Beg gibi astronomi ve tarihle ilgilenmiştir. Din adamı ve dervişlerle ilişkileri iyidir. Dini devlet adamları için iyi, asker ve halk için kötü bir dönemdir. Okla öldürülmüştür. Şiddete dayalı bir idare şekli olmuştur.


Abdullah (1450- 1451)


Suikastle ölen Abdüllatif’in ardından onun düşmanları tahta Abdullah’ı getirdiler. Askere hazineden pay dağıtmış, idarede yumuşak yapılı olmuştur. Buhara’da oturan din adamları bu değişimden mutsuz olmuştur. Onun ölümüne vesile olan ayaklanmalardan sorumlu Ebu Said yanındakilerin desteği ile tahta geçmiştir.


Ebu Said ( 1451- 1469)


Din adamlarının bariz hakimiyetinin gözlendiği bir dönemdir. Uluğ Beg’in aksine Nakşibendi tarikatından şeyhlerin etkisinin idarede yoğunlaştığı bir yönetim olmuştur. Ak Koyunlu hükümdarı orduları tarafından tutsak alınarak 1469da öldürülmüştür. Onun ölümüyle Timurlular Horasan’ın batısında kalan toprakları Ak Koyunlulara terk etmiş oldular.


Hüseyin Baykara (1469-1506)


Said’in ölümünün ardından Herat’te bulunan Hüseyin Baykara şehre geldi. Herat tıpkı İstanbul Şam gibi büyük kültür merkezlerinden biriydi. Sultanda haneden ailesinin üyeleri de askerler de eğlence ve sefa içinde bulunmaktaydı kimse sefer yapmak veya sınırları geliştirmek tasası taşımıyordu. Önce şii sonra Sünni olmuştur. Hem idari hem mali güçlükler vezirler arası uyumsuzluklar yaşanmıştır. Oğullarının ayaklanması onu ve ülkeyi yormuştur.


XVI. yüzyıl Timurlular için felaket devri oldu. Göçebe Özbekler Timurlu hakimiyetine son verdiler.


Timur ve Timurlular Döneminde Uygarlık


İmar Faaliyetleri


Timur Semerkand’ın imarına çok önem vermiştir. Aldığı ülkelerin zenginlikleri ile süslemiş oralardan gelen ustalarla yeni yerleşim yerleri kurmuştur. Şahruh zamanında ise Herat merkez olmuş ve orası gelişmiştir. Moğol istilasında tahrip olmuş şehirler özellikle Merv yeniden inşa edilmiştir. Uluğ Beğ Medreseler ve dini yapıtlar konusunda zenginleştirirken Hüseyin Baykara kültür ve sanat açısından zirveye taşımıştır.


Ticari Faaliyetler


Timur yağma konusunda acımasız bir hükümdar olmasının yanında ticaretin şehirleri ayakta tutacak temel ihtiyaç olduğunu öngörmüş bu nedenle dokuma tezgahlarını desteklemiştir. Avrupa devletleri ile tüccarların güvenliğinin sağlanması amacı ile anlaşmalar imzalamıştır. Bu sebeple bazı şehirler ticaret merkezi durumuna gelmiştir. Deri, şeker kamışı, kürk dokuma gibi ürünler en çok rastlanan ticari mamullerdir. Hükümdarın zaman zaman tüccarlardan borç aldığı durumlarla da karşılaşılmıştır.


Edebiyat


Timur yaptığı savaşların ve seferlerin düzenli olarak yazıldığı bir günlüğe sahipti. Bu aslında dönemin tarih yazıcılığını da teşvik etmiştir. Şirazlı Hafız, Harezmli Haydar, Şah Garib, Seyyid Ahmed, İskender, Ebu Bekir mirzalara ait ederler günümüze ulaşmıştır. Miraçname, Bahtiyarname, Kutadgu Bilig, Teskere-i Evliya Muhakemtül Lugateyn adlı eserler bilinen yapıtlardır.


Resim ve Süsleme


Bağdad ve Tebriz Timur tarafından alındıktan sonra sanatkarlara ait mimari eserler, duvar süsleri veya resimler ile Timur’un sahip oldukları arasında yerini almış olur. Şehir kuşatmaları, zaferler ve eğlenceleri tasvir eden süsleme ve resimler yaygınlaşır. Kendisi de hattat olan Şahruh döneminde büyük şehirler birer sanat akademisi halini almıştır.


Musiki


Timur’un seferleri sırasında ele geçirdiği ses ve çalgı üstatları vardı. Zafer eğlencelerinde kadınlı erkekli sanatkarların çalıp söylediği kutlamalar yapıldığı bilinmektedir. Timur devletinin kültür merkezleri olan şehirler el değiştirdikten ve imparatorluk yıkıldıktan sonda 5-10 sene geçmeden bu özelliklerini kaybetmişlerdir.


Hindistan Timurlu İmparatorluğu (1526-1858)


Babür ve İmparatorluğunun Kuruluşu Timur soyundan gelen ve Hindistan Timurlu İmparatorluğu kurucusu Zahirüddin Muhammed Babür , Ebu Said’in ardından parçalanan Timurlar Devletinin Ömer Şeyh Mirza tarafından alınan kısmının varisi olarak doğmuştur. Babasının savaşta ölümü 11 yaşındaki Babür ‘ü devletin başına geçmek zorunda bırakmıştır. Amacı atalarının topraklarına özellikle Semerkant’a geri dönmekti. Bunun mümkün olmadığını anlayınca yönünü Hindistan’a dönmüştür. Babür merkezi Agra olan Afganistan ve Kuzey Hindistan’da bulunan bir devlet kurmuştur. Hindistan’daki küçük devletçiklerin kendi arasındaki mücadeleyi sonlandırıp başlarına geçmiş kurduğu devlet 3 asır yaşamıştır.


Babür, dünya tarihinin çok nadir ve seçkin hükümdarlarındandır. Hayatı zorluklarla zaman zaman ülkesiz, ordusuz, etrafındaki çok az insanla mücadele etmek zorunda kalmış, başarıları sayesinde büyük bir devlet kurmuştur. Çok iyi bir asker ve idareci, edebiyatta ve sanatta ince zevklere ve kültüre sahip bir hükümdardı.


Yükseliş Dönemi


Babür’ün ölümünün ardından çıkan isyanlar o dönemin en sıkıntılı olayları olmuştur. Oğlu Hümayun ve kardeşleri çıkan isyanlara karşı Safevilere sığınarak 15 sene sürgün hayatı sürmüştür.


Bu arada Afganlı Şirşah kuzey Hindistan’da önemli bir güç olarak yükseldi; ülkenin vergi ve mali sisteminin temellerini attı. 1545’te yerine geçen yetenekli oğul da sistemi devam ettirdi. Ancak, onun ölümü üzerine ileri gelenler birbirine düştüler. Bu durum Hümayun’un 1555’te yeniden Hindistan’a dönmesine olanak verdi. Hümayun, Afganlıları bertaraf ederek Hindistan’ın kuzeyinde (Delhi ve Agra’da) Timurlu hâkimiyetini yeniden sağladı. Onun ölümünün ardından 14 yaşındaki oğlu Ekber başa geçti. Ekber az kullanılan toprakları aktif şekilde kullanmayı özendirmek için milliyete önem vermeden yeni mali düzenlemelere ve vergi sistemine geçti. Tasavvufa hürmet gösteren daha sonrada kendisi de bir tarikat oluşturarak saray çevresinden insanları kendisine bağlamıştır.


Oğlu Cihangir babasına ait politikayı sürdürmüştür. Avrupalıların Hindistan’daki faaliyetleri onun zamanında artmıştır. Şahcihan ve arkasından Evrengzib yükseliş döneminin önemli iki hükümdarıdır.


Zayıflama ve Çöküş Devri


Son imparatorun ölümünden sonra ülke hızla çöküşe girmiştir. Nasırüddin Muhammedin ölümünden sonra güç kaybı devam etti. İngiliz ticaret şirketleri güçlenmeye ve ülke üzerinde etkili olmaya başladı. Hindistan’ın farklı yerlerinde kazandıkları topraklar sayesinde Portekiz Hollanda ve Fransız şirketleri ile Hind ticaret yolları yüzünden savaştılar. !800lerde Timurlular artık İngiliz Ticaret şirketlerinin idaresi altındaydı. Ülke Delhiye kadar İngiliz elinde bulunmaktaydı. İngiltere’ye karşı çıkarttıkları isyan sebebiyle 1857 de sınır dışı edilerek ailesi ile beraber Hindistan’dan ayrıldı. Böylece Hindistan tümüyle İngiliz hakimiyetine girmiş oldu.












ORTA ASYA TÜRK TARİHİ özet - Ünite 7 - Timur ve Timurlular Yorumlar


YORUM YAZ