yer açmak
yer almak
yer bakır gök demir kesilmek
yer bulmak
yer çevirmek
yer değiştirmek
yerde kalmak
yer demir gök bakır
yerden göğe kadar
yerden yere çalmak
yerden yere vurmak
yere bakan (veya bakıp) yürek yakan
yere bakmak
yere baktırmak
yere batasıca (veya batsın)
yere batmak
yere çalmak
yere göğe koymamak
yere sağlam basmak
yere sermek
yer etmek
yere vurmak
yere yığılmak
yere yıkılmak
yeri başka
yeridir
yeri gelmek
yeri göğü ben yarattım demek
yeri göğü birbirine katmak
yeri göğü inletmek
yeri göğü tırmalamak
yeri göğü tutmak
yerinde duramamak
yerinde kalmak
yerinden fırlamak
yerinden oynamak
yerinden oynatmak
yerinde olmak
yerinde saymak
yerinde su çıkmak
yerinde yeller esmek
yerin dibine batırıp çıkarmak
yerin dibine geçmek (veya batmak veya girmek)
yerine geçmek
yerine gelmek
yerine getirmek
yerine koymak
yerine oturmak
yerini almak
yerini beğenmek
yerini bulmak
yerini doldurmak
yerini ısıtmak
yerini sevmek
yerini tutmak
yerini yapmak
yerin kulağı var
yeri olmak
yeri soğumadan
yeri var!
yeri yurdu belirsiz olmak
yer kabul etmez
yer kaplamak
yer kapmak
yerle beraber
yerle bir etmek
yerle gök bir olsa
yerlerde sürünmek
yerlere geçmek
yerlere kadar eğilmek
yerleri süpürmek
yerle yeksan etmek
yer öpmek
yer tutmak
yer vermek
yer yarılıp içine girmek (veya geçmek)
yer yerinden oynamak
1. Bir kumaş örgüsünde üç ipliğin bir iplik yerine kullanılması
damardan bir miktar kan çekmek veya akıtmak