kırk basmak
kırk bir (buçuk) kere maşallah!
kırk dereden su getirmek
kırk evin kedisi
kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr
kırk gün taban eti, bir gün av eti
kırkı (veya kırkları) karışmak
kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
kırkından sonra azanı teneşir paklar
kırkından sonra azmak
kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
kırkından sonra saz çalmak
kırk kapının ipini çekmek
kırk tarakta bezi olmak
kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş
1. Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma
yapabilmek, ulaşabilmek