el el üstünde oturmak ne demek?, nedir?, ne anlama gelir, atasözleri, cümle içinde kullanım örnek

KELİMETÖR - TÜRKÇE SÖZLÜK

ANASAYFA/SÖZLÜK

el el üstünde oturmak

1. herhangi bir iş yapmadan boş oturmak

Herhâlde konağın kuytu bir köşesinde, gene el el üstünde oturuyor olmalıydı. - Reşat Nuri Güntekin

el el üstünde oturmak ile ilgili atasözü ve deyimler

... elinden çıkmak

el (veya elini) uzatmak

el (veya elini) yakmak

el ayak (veya etek) çekmek

el ayak çekilmek

el bebek gül bebek

elde (veya elinde) olmamak

elde avuçta (bir şey) kalmamak

elde avuçta (ne varsa)

el değiştirmek

eldeki yara, yarasıza duvar deliği

elden ağza yaşamak

elden ayaktan düşmek (veya kesilmek)

elden bırakmamak (veya düşürmemek)

elden çıkarmak

elden geçirmek

elden geldiği kadar

elden kaçırmak

elden ne gelir?

el dokunulmamak

ele avuca sığmamak

el elde baş başta

el elden kalmaz, dil dilden kalmaz

el elden üstündür (ta arşa kadar)

el el ile, değirmen yel ile

el eli yıkar, iki el yüzü

el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz

el ermez, güç yetmez

eli (veya elleri) armut devşirmek

eli altında olmak

eli ayağı (olmak)

eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak

eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak)

eli ayağı titremek

eli ayağı tutmak

eli aza varmamak

eli boş çıkmak

eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek)

eli boş gelmek

eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak)

eli dursa ayağı durmaz

eli ekmek tutmak

eli eline değmemek

eli ermez gücü yetmez

eli genişlemek

eli harama uzanmak

eli işe yatmak

eli kalem tutmak

eli kırılsın!

eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak)

eli kolu bağlı durmak

elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi

elinde avucunda nesi varsa

elinde bulunmak (veya olmak)

elinde büyümek

elinden (bir şey) düşmemek

elinden (bir şeyi) düşürmemek

elinden bir iş (veya şey) gelmemek

elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak

elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak

elinden geleni yapmak

elinden hiçbir şey kurtulmamak

elinden iş çıkmamak

elinden iyi iş gelmek

elinden kan çıkmak

elinden kurtulmak

elinde patlamak

eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık

eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek)

eline ayağına üşenmemek

eline erkek eli değmemiş olmak

eline eteğine doğru

eline eteğine sarılmak

eline fırsat geçmek

eline su dökemez

eline tutuşturmak

eline yüzüne bulaştırmak

elini arı kovanına sokmak

elini ayağını (veya eteğini) kesmek (veya çekmek)

elini ayağını öpeyim

elini belli etmek (veya göstermek)

elini çabuk tutmak

elini kana bulamak (veya bulaştırmak)

elini kolunu bağlamak

elini kolunu sallaya sallaya gelmek

elini kolunu sallaya sallaya gezmek

elini kulağına atmak

elinin altında (olmak)

elinin hamuruyla erkek işine karışmak

elinin tersiyle çarpmak

elinin tersiyle itmek

elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi)

elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak

elini sürmemek

elini taşın altına koymak (veya sokmak)

elini veren kolunu alamaz

elini vicdanına koymak

elinle ver, ayağınla ara

eli para görmek

eli silah tutmak

eli varmamak (veya gitmemek)

eliyle koymuş gibi

elleri (veya ellerin) dert görmesin

ellerim yanıma gelsin

elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak

elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır)

elle tutulur tarafı olmamak

el öpenlerin çok olsun!

el öpmekle ağız aşınmaz

el pençe divan

el pençe divan durmak

el terazi, göz mizan

el üstünde tutmak

el vergisi, gönül sevgisi

el yarası onulur, dil yarası onulmaz

Bir Kelime

cilasız

1. Cila sürülmemiş veya cilası kalmamış olan

Bir Atasözü - Deyim

ağzı laf (veya lakırtı) yapmak

kolay konuşma yeteneği olmak